Gezme mevsimine girdiğimden beri sürekli okuyorum, araştırıyorum... inanamıyorum... çocuk gibi el çırpıyorum sık sık...
Ne çok bilgi var.. Tüm kalbimle teşekkür ediyorum gezip gören, yazan paylaşan herkese...bu nedenle yazma kararım daha da güçleniyor... ben de yazmalıyım.. yaşadıklarımı.. hissettiklerimi.. taaa başından... bir gün bunları okuyan birinin işine yarar belki... bana kadar gelir bu pozitif enerji...
O nedenle yazmalıyım... üşenmeden, aman boş ver demeden... hadi bakalım... :))
Diğer bloglarımda anlattım bu günlere nasıl geldiğimi...oturarak, deli gibi çalışarak, işten başka hiçbir şey düşünmeden geçen onca yıl... seneler içinde üst üste biriken kilolar... daha bir içe dönme kendimden kaçma dönemi... kısa kısa değinmiştim bazı yazılarda... sonra 2010 da başlayan "yeniden" aşaması.. yaklaşık 3 senedir devam eden kendimi bulma, tanıma, kabullenme ve diyet yolculuğu... bu aslında farklı bir blog ya da kitap olabilir zamanla :)) ama gerçekten en zoru kendimi fark etmek.. EN ZORU KENDİMİ İKNA ETMEKTİ...
Sonunda becerdim.. ciddi kilo verdim.. hayata bakışım, kendimi anlamam, farkında olmanın dayanılmaz lezzeti, seçeneklerin çokluğunun dayanılmaz anksiyetesi... 3-4 sene geçti... Giderek ben oldum.. yeniden genç oldum biraz geç kalsam da :)))) olsun.. gençliğin bedende değil beyinde olduğunu fark ettim.. yaşamak denen bir şeyler vardı ve ben kıyısındaydım henüz... kolları sıvayıp daldım içine.. yavaş yavaş.. akışına bıraktıkça ben seçenekler çoğaldı.. bazen darlandım, aklım karıştı, vazgeçmelerin karanlık girdapları yakınımdaydı... ama hayır dedim... yola devam... bu yol aydınlık ve ben buna bayıldım.. :))) dediğim gibi bu da ayrı maceraydı.. yazacağım.. yazmalıyım onu da.. bir tek kişi okusa ve yaşam enerjisi tazelense tüm uğraşlara değer..
Gelelim gezme mevsimine nasıl geldiğime..
Geçen sene dalış girdi hayatıma.. su alt fotoğrafçılığı ile... konfor alanımın dışına ilk ciddi çıkışım... aaaa hem de bu yaşta :)))) hem de hayatında hiç fotoğraf çekmemişken... evet evet aynen de öyleydi... önce Kaşta tek yıldız bröve macerası ( teşekkürler Alev beni ikna edip götürdüğün için, teşekkürler Yusuf hoca iki günde olmaz demeden bir görelim dalışını dediğin ve sualtı maceramın önünü açtığın için)... sonra Suatı fotoğraf workshopu... ( teşekkürler Ateş hocam, bu acemi fotoğrafçı ve dalgıcı bu haddini bilmezi reddetmeyip aranıza aldığın için ve teşekkürler Mehmet kamerayı inanılmaz bir süratle organize edip sabırla her sorumu cevapladığın için)... Kızıldeniz... yeniden Kaş... inanılmaz, sözcüklere sığmaz aldığım keyif... suyun enerjisi ile bütünleşip, etrafımı sindirip, bir de fotoğraflayabilmek, kendimce bakabilmek.. kocaman gülebilmek o mavi dünya da... daha ne ister ki insan...
Ama derin mavinin bir yan etkisi var.. kendinizi sorgulatıyor.. O dinginlikte kendinizle baş başasınız... öncelikleriniz.. yaptıklarınız yapacaklarınız.. değerleriniz.. önemsedikleriniz ve gerçekten önemli olanlar... fena etkiliyor insanı...aynen bana olduğu gibi...
Dalış için gezerken işte bunları düşündüm en çok.. bunca sene ne kadar da az zaman ayırmıştım yaşamdan tat almak için.. genç de değildim artık.. sadece izinlerde gezebilecek kadar.. şurada keyifle aklıma gelen gönlüme düşen her şeyi yapmak için daha ne kadar zamanım vardı ki... işte bu duygulardaydım kış başı.. Sonra Amerika yolculukları, Endonezya-Lembeh, İspanya derken gezmekten ne kadar keyif aldığımı, nasıl da becerdiğimi hissettim... eskiden en çok söylendiğim durumlarda bile hiç yakınmadan durumdan yine de tat almayı öğrendim.. konformist olmadan her ortamda olabileceğime, sadece farklı yaşamları izlemekten, katılmaktan, hissetmekten nasıl da hoşnut kalabileceğimi fark ettim... ve ben gitmeliyim dedim dedim... halatları çözmeye başladım bir bir.. kolay değildi tabii karar vermek... işimi, senelerce emek verdiğim şeyleri geride bırakabilmek... ama becerdim.. git gelmişti... durmak olmazdı... gitmeliydim... daha UZUN daha UZAK... zamansız, plansız, akışına... işte tüm hazırlık buna.. :)))
Tabii öyle hemen yarın sırt çantamı alıp yola çıkmıyorum.. önce kısa kısa gidişlerim olacak... öngördüğüm tarz gezmeler için deneme turları... yeşil pasaport işimi de bu arada halletmem gerek.. daha pratik, daha hafif gezmelere alışmam, hostel ortamlarıyla tanışman.. kendimi buralarda görmem gerek... ama olacak olacak biliyorum..
İşte bu hazırlıkları, internette bulduklarımı önce teorik de olsa yazacağım size.. inanın bu kısmı bile çok keyifli... öyle ciddi ciddi, saatlerce yazılarda kaybolarak çalışıyorum ki inanamazsınız.. bunca bilgiyi derleyip sadece kendime ayırmak haksızlık olur.. evet yazacağım merak etmeyin.. belki işe bile yararlar bir gün..
Şimdilik bu kadar.. sevgiyle, sağlıcakla kalın... iyi davranın içinizdeki çocuğa emi :)) o hep sabırla bekliyor bir köşede.. unutmayın.. arada gülümseyin ona... :))
27 Ağustos 2013 Salı
25 Ağustos 2013 Pazar
Sema Yollarda...
"Git gelmeleri" ne sık geliyordu son zamanlarda... sık sık yazdım burada da... gidebilmek için uzun uzak... zaman baskısı olmadan... plansız... akışına...
Gidebilmek için ne gerekiyorsa yaptım bir bir... kimisi planlı, kimisi tümüyle tesadüfen, kimisi evrenden hediye... halatların çoğu çözüldü sonunda.... artık yollar yakınımda...
Evet ormandaki yollardan en az kullanılanını seçtim ben... onca hayrete, onca şüpheye rağmen... hazırım artık yollar için... git gelmişti.. gitmeliydim... işte gidiyorum yavaş yavaş...
Geçen Ağustosta sualtı ve dalışla yeniden tanışmam, acemice fotoğraflama çabalarım ve o çocuksu coşkum... içimdeki "git" leri depreştirmişti yavaştan... son bir sene hayatımda en çok gezdiğim dönem oldu... yavaş yavaş ısındım gitmelere.. ardarda yaptığım yolculukların tadını almıştım ya... artık daha diyordu bünyem.. daha uzun.. daha uzak...
Başladım hazırlıklara.. tabii önce teorik :)))
Öncelikle bütçe; bu kadar çok ve uzun gezmek için sıkı bir bütçe kontrolü gerekiyordu... böylece ucuz gezme olanaklarını araştırırken inanılmaz olasılıklarla tanıştım... sırt çantalılar, rwf ( dünya seyahati bileti) her yaşa interrail, hosteller, airbnb, free aktiviteler, ligth travelling vs vs vs...
Sonra deneme gezisi; evet 25 eylül- 8 ekim arası yapacağım Amerika gezisi bunun testi olacak... Boston da hostelde kalacağım.. Newyork da airbnb tarzı bir pansiyon maceram olacak... ince ince planlamaktayım...
Bu hazırlıklar sırasında sürekli gezi kitapları, anı yazıları, bloglar vs okuyorum... her gün bir başka süpriz... inanılmaz... çocuk gibi yüreğim pır pır...
Evet ya ... bu defa gerçekten gideceğim... Semaca Yollarda olacağım..
Tabii bu da yetmeyecek... yazacağım bunları... sık sık...
Önce blogger da bir yeni blog "SEMACA YOLLARDA"...
Sonra bir web sitesi.. daha kolay yöneteceğim... bol fotoğraflı... yaşadıklarım.. hissettiklerim... biraz oradan biraz buradan... öyle klasik "gittim gördüm gezdim" olmayacak pek... eksik gedik belki de... yollarda bulduklarım.. sokakların tadı.. insan manzaraları.. tümüyle "bence" olan...
Hazırlıklarla başlayacak yazılar... yukarıda söz ettiklerimin hepsi birer yazı konusu aslında... şimdiden bunları paylaşmak için sabırsızlanıyorum...
Bu yaşta mı diyenlere, yalnız nasıl gidersin diyenlere, sen aklını mı kaçırdın diyenlere, yok artık daha neler abartma diyenlere... bir de merak edenlere... yazasım var yine... beğenirseniz eşlik edersiniz yorumlarla ya da canlı canlı belli etaplarda... tüm öneri görüş ve yorumlar değerli...
Hadi bakalım... düşelim önce kalemle (pardon klavyeyle :))) ) yollara..
Kalın sağlıcakla....
Gidebilmek için ne gerekiyorsa yaptım bir bir... kimisi planlı, kimisi tümüyle tesadüfen, kimisi evrenden hediye... halatların çoğu çözüldü sonunda.... artık yollar yakınımda...
Evet ormandaki yollardan en az kullanılanını seçtim ben... onca hayrete, onca şüpheye rağmen... hazırım artık yollar için... git gelmişti.. gitmeliydim... işte gidiyorum yavaş yavaş...
Geçen Ağustosta sualtı ve dalışla yeniden tanışmam, acemice fotoğraflama çabalarım ve o çocuksu coşkum... içimdeki "git" leri depreştirmişti yavaştan... son bir sene hayatımda en çok gezdiğim dönem oldu... yavaş yavaş ısındım gitmelere.. ardarda yaptığım yolculukların tadını almıştım ya... artık daha diyordu bünyem.. daha uzun.. daha uzak...
Başladım hazırlıklara.. tabii önce teorik :)))
Öncelikle bütçe; bu kadar çok ve uzun gezmek için sıkı bir bütçe kontrolü gerekiyordu... böylece ucuz gezme olanaklarını araştırırken inanılmaz olasılıklarla tanıştım... sırt çantalılar, rwf ( dünya seyahati bileti) her yaşa interrail, hosteller, airbnb, free aktiviteler, ligth travelling vs vs vs...
Sonra deneme gezisi; evet 25 eylül- 8 ekim arası yapacağım Amerika gezisi bunun testi olacak... Boston da hostelde kalacağım.. Newyork da airbnb tarzı bir pansiyon maceram olacak... ince ince planlamaktayım...
Bu hazırlıklar sırasında sürekli gezi kitapları, anı yazıları, bloglar vs okuyorum... her gün bir başka süpriz... inanılmaz... çocuk gibi yüreğim pır pır...
Evet ya ... bu defa gerçekten gideceğim... Semaca Yollarda olacağım..
Tabii bu da yetmeyecek... yazacağım bunları... sık sık...
Önce blogger da bir yeni blog "SEMACA YOLLARDA"...
Sonra bir web sitesi.. daha kolay yöneteceğim... bol fotoğraflı... yaşadıklarım.. hissettiklerim... biraz oradan biraz buradan... öyle klasik "gittim gördüm gezdim" olmayacak pek... eksik gedik belki de... yollarda bulduklarım.. sokakların tadı.. insan manzaraları.. tümüyle "bence" olan...
Hazırlıklarla başlayacak yazılar... yukarıda söz ettiklerimin hepsi birer yazı konusu aslında... şimdiden bunları paylaşmak için sabırsızlanıyorum...
Bu yaşta mı diyenlere, yalnız nasıl gidersin diyenlere, sen aklını mı kaçırdın diyenlere, yok artık daha neler abartma diyenlere... bir de merak edenlere... yazasım var yine... beğenirseniz eşlik edersiniz yorumlarla ya da canlı canlı belli etaplarda... tüm öneri görüş ve yorumlar değerli...
Hadi bakalım... düşelim önce kalemle (pardon klavyeyle :))) ) yollara..
Kalın sağlıcakla....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)